TURKISH BATH - TURK HAMAMI



Türk Hamamı’ndaki genel akış, şöyle sıralanabilir.

Girişte, kasaya paranızı öderken, ayakkabılarınız alınır. Onun yerine size, geçmişte, Tahta altlıklı Nali verilirdi, şimdilerde ise, hamamda da giyeceğiniz terlik verilir. Yanınızda getirmemiş iseniz, sabun-şampuan ve içeride keselenme sıra numaranızı alırsınız. Şayet, kıl temizlik odalarına girecekseniz, (geçmişte traş makinası - jilet) -yine yanınızda getirmemişseniz- şimdilerde, pratik traş makinası. Hanımlar bölümünde, ağda veya malzemeleri.

Burada amaç; ayakkabılarınız ile dışarıdan gelen – gelebilecek olan, toz – kir veya mikropların, hamama girmesini önlemektir.

Müşterilerin, küçük bir soyunma odası ve dolabı vardır. İsterseniz, biraz ekstra ücret ile, odanızda küçük bir dinlenme-uzanma sırası olan, özel oda da alabilirsiniz. Bu oda veya dolaplar kilitlidir. Odanın kilidini, bileğinize geçirilen naylon-lastik ile hamam içinde de taşırsınız.

İster özel odanız olsun, ister se, yalnızca soyunma dolabı. Her ikisinde de, oturma yeri vardır. Çünkü hamamdan ilk çıkışta, hamamdan çıkarken, peştamal’ı bırakıp, bir görevlinin üzerinize sardığı üç parça havluyu, yeni havlularla değiştirip, Limon Kolonya masajı yapacak görevli yanınıza geldiğinde, rahat çalışabileceği bir oturma yeri mevcuttur.

Bu, ikinci havlu değişiminden sonra, isteğe uygun olarak, çay, soda, Türk Kahvesi, (Eğer direk Türk kahvesi içilecekse, önce soda alınır.) limonata vb. içecek talebiniz alınır. 20 – 40 dakika, bu içecek alınırken, vücudun su kaybının veya hamam da gevşeyen ter bezlerinin, normale dönmesi sağlanır.

Ancak, bundan sonra, yeniden elbiselerinizi giymeye, odanıza girer veya dolabınız açarsınız.

...

Bu hamam pahalı mıdır?
Hayır. Örneğin biz öğrenci iken Kayseri’de, evde de banyo imkânı olmasına rağmen, extra bazen hafta da veya 15 gün de bir giderdik. Bu biraz kültür ve alışkanlık meselesi.

...

Hamamlar genelde iki kısımdır. İki ayrı girişi vardır.
Hanımlar Kapısı, Erkekler Kapısı…
Yani aynı hamam da, eş değer –simetrik- yapıda, hanım ve erkek kısmı vardır.

Böyle olmayan yerlerde ise, gündüzleri, sabah 09 dan akşam 18’e kadar hanımlara, aynı hamam, akşam saat : 16 veya 18.00 den, sabah 09 ‘a kadar erkeklere tahsis edilir. Eskiden, erkek saatinde çalışan erkekler, hanım saatinde, kasa dâhil tüm görevleri, hanımlara devrederlerdi. Anadolu’da bu uygulama halen devam eder.

...
Siz soyunma odasına giderken, görevli odanıza, tek parça peştamalı bırakır.

Soyunduktan sonra, hamama girerken, yalnızca bu peştamal üzerinizde olur.

Erkekler, belden aşağıyı kapatacak şekilde, bel’e bağlarlar.
Hanımlar ise, bel’e değil, kalça kısmını kapatacak şekilde, göğüsleri üstüne bağlarlar.

Genelde, hamam bölümüne girişin sağ – sol koridoru, tuvalet ve kıl temizlik odalarıdır. Hemen ce oraya girilmez. Belki, kalabalık mı? Odalar da boş yer var mı? Bir göz atılır. Hamam’a girilir. Sıcak oda’ya girilmeden, göbek-taşı çevresinde, iki-üç dakika zaman geçirilir. Tanıdıklar var mı? Onlara bir göz atarsınız. Ondan sonra, tuvalet ve kıl temizlik kısmına yeniden gelinir. Kıl temizlik odası (koltuk altı, bacak arası) ve ya tuvaletteki ihtiyaçlarınız giderilir. Hanımların bölümünde ise, ağda odaları.

Hamamlar mimari olarak, öyle tasarlanmışlardır ki, göbek taşının sütunlar arasında yıkanma yerleri dışında, yine tüm açık kapıları göbek taşına yönelik dört-beş oda vardır. Bu odalardan birisi, terleme odasıdır. Çok sıcak olur. Burada, yıkanma yeri bulunmaz. Bu odaya sadece, terleme için girilir.

Bu sıcaklığa dayanamayanlar için, yine mimari özelliği ile sağlanmış, farklı ısı değerlerinde ki, diğer odalardan beğendiğin ısı değerinde olana girilir. Bu odalar da, bazılarında, göbek taşı çevresinde ki kurna’larda kalabalık olursa veya zevke uygun ısı değerinde yıkanmak isteyenler içinde kurnalar vardır.

Hamama girişte aldığınız, kese sıra numarasını, kesecilerden birisine verirsiniz. Onlar, kendi aralarında bir sıra ve düzenleme yaparlar. Sıranız gelince, siz biraz daha sıcak odada kalmak istiyorsanız, bunu iletince, bir sonraki kişi çağrılır.

Normal de, 20 – 30 dakika arasında, sıcak oda da, keselenme kıvamına gelirsiniz. Saunadaki benzer ama doğal – farklı bir ısı olduğu için, biraz daha rahat, çok terlersiniz.

Bu bekleme döneminde, o oda da ki sıcaklığa dayanamazsanız, daha az sıcak olan odaya geçersiniz.

Halen, su ile, sabun ile temasınız yoktur.

Keseci sizi, (Erkek Kesecilere "Tellak" denilir.) göbek taşına yatırır. O terli halinizde, yine su ve sabunsuz, sizi keselemeye başlar. Bu bazen, doğal kese malzemesi, bazen özel kese bezi veya keçi ya da deve kılından yapılmış, özel keselerdir.(Keten ve keçi kılından dokunan keseler, derideki ölü dokuyu atarken, doğal olması nedeniyle, vücudu tahriş etmeden nefes almasını ve kan dolaşımının hızlanmasını sağlar. Hamam rehaveti geçince -biraz evde dinlendikten sonra- veya o gece viagra etkisi de vardır.)

Vücudun her tarafı, bu kese ile ovulurken, ilk kez gidince, çok hayret edeceğiniz şeyler olur. Daha önce, her gün banyo yapmanıza rağmen, vücudunuzda, derinizde başka nelerin barındığını görürsünüz. Onlar, yuvarlanarak çıkar.

Duruma ve kişiye göre, yeterli keseleme işleminden sonra, kesecilerin çok basit bir yöntemle, o an ürettikleri bol köpük le vücudunuz kaplanır. Arkasından su gelir ve bu kez başka bir kese ile, sabunlu keselenme başlar.

Bu keselenme ve sabunlama döneminde, peştamal ile yalnızca, vücudun, don giyilen kısmı kapatılır.

Bu işlemin aynısı, hanımlar kısmında, “Natır” denilen hanım keseciler tarafından hanımlara uygulanır. Çok küçükken, hanımlar kısmına da gittiğim için hatırlıyorum. Orada da peştamal, keselenirken, yalnızca bacak arası kısmını örter. Yüz üstü ise, kalça arasına konulur. Gerek erkekler ve gerek se kadınlar kısmında, arzu edene - isteğe bağlı, özel masaj işlemi de uygulanır. Bunun için, yine fazla olmayan extra para ödenir. Her iki kısımda da, keselenilen göbek taşından kalkılınca, erkekler yine peştamalı bellerine bağlarlar. Hanımlar, göğüs üstünden kalçayı örterler.

Günümüzde artık, özellikle TURİSTİK BÖLGELERDE, Kadın Erkek birlikte hamama giriyorlar. Ama bu uygulama Anadolu'da pek yoktur. Halen Anadolu'da, Kadın-Erkek Hamamları ayrıdır. Hizmet edenlerde, hemcinslerdir.

Erkek çocuklar, ancak ilkokul bitirme dönemine kadar, hanım kısmına kabul edilir.

Bu keseci işleminden sonra, kişi serbest olarak, “kurna” başına geçer. Kendi gönlünce, bir kez veya birkaç kez daha sabunlanır. Şampuanını kullanır ve çıkışa hazır olduğunu, görevliye işaret edince, ara bölüme geçer veya olduğu yerde, görevli yeni kuru peştamal’ı açar, yıkandığı yerde eskisini bırakıp, kişi, yeni peştamalını beline bağlar. Görevli, büyük omuz havlusunu omzuna atar, döş ve omuzunu bu havlu ile kapatır ve saçlarına, özel havluyu bağlayınca, kişi dışarıya çıkar. Zaten yerine oturunca, üç-beş dakika sonra görevli gelip, orada bu havlularla kendisini kurulayacak ve daha özellikliği olan yeni havlular bağlayıp, kişiyi dinlenmeye bırakacaktır.

(Geleneksel Türk Hamam Kültüründe peşkir, el yüz ve baş havlusu, beden havlusu, peştemal %100 Pamuk olduklarından, suyu çabuk emer ve çabuk kururlar.)

Çıkışta, hizmet eden kişi veya onların temsilcisi size, bazen şekerlikte lokum ikram eder, bir tane alırsınız. ...ama her durumda elinize limon kolonyası döker. O anda, hamam ücretinin 1/5 ile 1/10'u arasında bir bahşiş (tip) verilir. Bu oran değişimi, o günkü hizmetten memnuniyet oranınızı gösterir.

Eskiden beri, hamamların hemen hepsinde, çıkışta bir erkek berberi vardır.
Buda, hamamın bir parçasıdır. Kişi, sakal tıraşı olur. Gerekli ise, saç tıraşı olur. Veya saçına şekil verdirtir. Aynı uygulama hanımlar kısmı çıkışlarında, Kuaför olarak yeni sayılabilecek bir uygulamadır.

Hamamın bir parçası olmayan, bununla birlikte her hamam çıkışı yakın çevresinde, börek ve hafif pasta - yiyecekler dükkanı vardır. Zamanı olan, orada Soğuk Ayran ile hafif bir şeyler de atıştırır.



Bu yazıda varmak istediğim sonuç :

Yunanistan'daki BEY HAMAMI nı, teknik, proje, malzeme desteğini Türkiye'den vererek, Yunan Kültür Bakanlığı, Türk Kültür Bakanlığı, mümkün ise, gerek olursa UNESCO fonundan da yararlanarak yenilenmesi ve hizmete açılmasını sağlamaktır.

...

TBMM – AB Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanı Sayın Yaşar Yakış’a özet not :

Almanlar, Yunanistan ve Türkiye hakkında, bizlerin bildiğinden fazla dokümanlara sahiptir. Bu nedenle, Bey Hamamı’nın orijinal fotoğraf dokümanları Almanlarda olabilir.
Söz konusu ülke Yunanistan olunca, hele İngilizler de, hamamın çok eski resim ve dokümanları kesinlikle vardır.

Avrupa Birliği Kültür Fonu’nun çalışma şeklini en iyi siz bilirsiniz. Mümkün olursa, lütfedip, bir araştırtsanız, tadilat işlemi bedelini Avrupa Birliği karşılayabilir mi? Saygılarımla, C.T.

...........



ECHAPPEES BELLES ISTANBUL, le HAMAM
Yükleyen lolicht. - Filmler ve diziler Dailymotion'da
....
ALMANYA'daki TÜRK HAMAMI




ÇEŞİTLİ HAMAM NÜKTELERİ !....

NASRETTİN HOCANIN HAMAM BAHŞİŞİ

Hoca bir gün hamama gider. Hamamcılar onunla hiç ilgilenmez, eski bir peştamal, yırtık bir havlu verirler. Hoca sesini çıkarmaz. Hamamdan çıkarken uzatılan aynaya yüklüce bir bahşiş bırakır.

Bir hafta sonra aynı hamama geldiğinde, bu kez büyük ikramlar görür, fakat çıkarken aksine pek az bir bahşiş bırakır.

-“Efendi” der hamamcılar, “gösterdiğimiz o kadar ilgiye, saygıya karşı bu kadarcık mı bahşiş verilir?”

- “Bugün verdiğim, geçen haftanın bahşişiydi” der Hoca, “geçen hafta verdiğim de bugünkü hizmetinizin karşılığıydı. Böylece ödeştik !”

.....

Hamam da, insan sesi veya su aktarımında kullanılan Hamam Tası sesi, çok ekolu, yankılı çıkar. Mimari olarak ta, bu her hamam da aynıdır. Gerçekten sesi de güzelleştirir ve anlaşılır kılar.

.....
MİNAREYE HAMAM YAPILANA KADAR…

Nasrettin Hoca bir Cami de vaaz veriyor. Namaz vakti gelmiş, cemaatten biri, ezanı okumak için minareye çıkmış. Kısık ve kötü sesiyle, ezanı okumaya başlamış. O yıllarda hoparlör yok. Sesini, ancak minarenin dibindekiler duyabiliyorlarmış. Caminin içine bile ses zor ulaşmış.

Adam ezanı bitirip, camiye döndüğünde, Nasreddin Hoca adama:

—Senin okuduğun ezanı burada biz zorla duyduk. Sesinin zayıf olduğunu bilmiyor muydun? Sesi güçlü bir başkası okusa idi.” demiş.

- “Hocam, dün hamama gitmiştim. Kimsecikler yoktu. Orada bir ezan okudum ki gümbür gümbür sesim çıkıyordu!” demiş adam.

- “Bir hayır sahibi çıkıp ta minarenin şerefesine hamam yaptırana kadar, Sen bir daha minarede ezan okuma!” demiş Nasrettin Hoca.

...

...
AYILARA, HAMAMDAKİ KIZLARIN TAKLİDİNİN YAPTIRTILMASI.

Benim çocukluk dönemimden de hatırlıyorum. Ayıcılar; ellerinde tef, yanlarında ayı veya ayılar… mahalle mahalle gezerlerdi. Çevrelerinde yeterince kalabalık oluşunca, ayı veya ayıları oynatırlar ve genelde de, ayılara verilen talimatlar, hamamda insan, koca karı – genç kız davranışları ile ilgili olurdu. Bu gösteri sonrası da, izleyiciler arasında o tefi gezdirir ve isteğe bağlı, gösteri parası toplarlardı.

Yine eskiden, oğlan anaları, oğullarına alacakları kızı bazen hamam da gördükleri kızlardan birisini seçerler ve hamam çıkışı, o kızın ev adresini ailesinden isterlermiş.

Bu adres istemedeki amaç, kız annesi tarafından anlaşılır; “Kızı ma bakmaya gelecekler.” diye olgunlukla ve içten içe, sevinçle karşılarlarmış.

Veya kızı başka yerde görüp beğenen oğlan, annesine söyler, annesi, o ailenin hamam gününü, nezaketle sorar, bu aile de kendi yakınları ile o gün hamama gider, kızı bir kez de hamam da incelerlermiş.

Bunlar, dünürcülük öncesi yapılan işlemler.

İşte bu ayı oynatıcılarının, ayılara verdiklere talimatlarda, hamamda, bu taraflardan seçilmiş bazı bireylerin, davranışlarını yapmaları istenilir ve o talimatları da ayılar yaparlardı.

Benim gördüklerim; genç bir ayı ya “Oğlan anası bakıyor. Yürü kızım…” talimatını alınca, ayının, hamamda bir genç kız gibi yürüyüşü…

Veya, yaşlı bir kadının göbek taşında yatışı…

Burunlarından zincir ile bağlanmış ayılar, hayret edilecek kadar güzel, istenilen taklitleri aynen yaparlardı.

Bu talimatları verenlerin, sol ellerinde hem ayının zincirinin ucu, hem de tef bulunurdu. Tef'e sağ elleri ile vururlardı. Talimatları; ayının gözlerine bakarak, sesli ve ritm değişimi ile vermeleri dikkatimi çok çekmişti.

Popüler Yayınlar